Merhaba🌻
Uzun bir ara oldu “Hikayeler Örelim mi?” serimize ara vereli.
İçinden beraber geçtiğimiz bu süreçte, bazen yalnız kaldım büyüdüm, bazen dostlarımla genişledim, esnedim. Bu dönemde birçok sevdiğimi toprağa verdim. İçlerinde anneannem de vardı kardeşim de. Öremedim dostlar, iplerle öremedim. Yaşamın içinde adımlarım kendi örgüsünü örüyordu zira…
Şimdi yaşadığım, biriktirdiğim her şeyi; evet her şeyi sizlerle paylaşmaya hazırım. Günebakan’ın hikayesini örmekle başlamak istedim. Günebakan çiçekleri yüzlerini Güneş’e kaldırırlar. Güneş bulutların arkasına saklanınca, günebakan çiçekleri yüzlerini yere indirmek yerine, birbirlerine dönerler, enerjilerini birbirleriyle paylaşırlar ve yaşarlar, “Umut hep var!” diyerek yaşarlar.
Neden onların hikayelerine kulak vermeyelim değil mi?
Merhaba, Ocak ayı da geldi. Ocak videosunu izlemek içi buraya tıklayabilirsin.
Serinin diğer videoları için 👉https://bit.ly/36i2NOD
Bu tarz içerikler görmek istersen, yorumlara yazabilirsin. YouTube sayfama da ABONE olursan ne güzel olur (:
Bu ay; kapılar kapanır, kış içeri girmesin diye. Dışarıda da bulutlar kümelenir. Hele o bulut kümeleri farklı yönlere akıyorsa, birisi kuzeye birisi doğuya dönmüşse yönünü fırtına kopacak demektir.
Bu ayın dolunayına Kurt Dolunayı denir. Çünkü kurtların uluma vaktidir.
Ve Ocak yeni aya geçmeden önce badem ağaçları uykusundan uyanır. Dallarında ilk çiçekler açar. Rüzgarlı tepelerde de nergisler boy gösterir.
8 Ocak; Bocuk Gecesi
10 OcaK; Zemheri Fırtınası
14 Ocak; Karakoncolos Fırtınası
28 Ocak; Ayandon Fırtınası
31 Ocak; Balık Fırtınası
31 Ocak; zemherinin sonu
Karatavuk kuşunun baharı müjdeleyen şakımaları ile hoş geldin Ocak!
Canlı olan her şey hareket halindedir. Ve her hareket bir titreşim yaratır ve her titreşim bir ses yaratır. Kulaklarımızın duyma becerisi sınırlıdır. Etrafımızdaki sesleri çoğu zaman fark etmeyiz.
Ve bedenimiz...
İçimizdeki organların da bir titreşimi, sesi vardır. Bedenimiz hastalandığında ya titreşimimiz bozulmuştur ya da farklı bir titreşime geçmişizdir yani frekansımız değişmiştir.
Tekrar şifayı bulmak için frekansı dengelememiz gerekir.
Peki bu titreşimler, frekanslar nasıl dengelenir?
Müzikle, dansla, yogayla, dua ederek, yürüyüş yaparak, bir tohumu toprağa ekerek, şarkı söyleyerek, hikayeler anlatarak, masallar anlatarak, resim yaparak, yazı yazarak ve teşekkür ederek!
Yüreğimizin en içinden gelerek teşekkür ettiğimizde, bizim bozulan bir frekansımız varsa titreşimimiz dengelenir ve şifayı buluruz, şifaya kavuşuruz.
Bu kavanozda ne var?
Bu videoda onu anlattım. İyi seyirler ve beni dinlediğiniz için TEŞEKKÜRLER🌿
Merhaba, Aralık ayı da geldi. Aralık videosunu izlemek için buraya tıklayabilirsin.
Serinin diğer videoları için 👉 https://bit.ly/36i2NOD
Bu tarz içerikler görmek istersen, yorumlara yazabilirsin. Youtube sayfama da ABONE olursan ne güzel olur (:
Bu ay; ağaçlar uyur, bazı hayvanlar uyur, sular dahi uyur. Hasat bitmiştir. Ekim yapılmış, harman kaldırılmıştır. Artık Aralık'ta elde avuçta ne varsa onun iyiliği önemlidir.
Bu ayın hakim rüzgarları kuzeylidir. Büyükayı Takımyıldızı'nın kuyruğu da kuzeye bakar, kışı söyler. 8 Aralık'ta Karakış Fırtınası olur ve mevsim çarkını döndürür, zemheriyi getirir. Bu fırtınayla beraber, yağmur ve belki de kar beklenir.
Kışın karası olsa da kıyılarda, kış yaseminleri sarı çiçekleriyle beraber kasvet dağıtır. Doğu nergisi, andız otu, karahindiba, fındık bu ay çiçeklerini sakınmaz.
Uyku zamanı olsa da uyanışı da unutmaz Aralık. Yaprak döken ağaçların dallarından, en çok da meşe ağaçlarının dallarından yemyeşil sarkan ökse otları canlılığın, uyanışın kanıtıdır. Meşenin yaşama gücü öksede parlar. Derler ki; ökse, meşenin canıdır. Ağacından sökülürse baharda hiçbir dal uyanmaz.
Aralık'ta olgunlaşan öksenin camsı ve yapışkan meyvelerine kuşlar üşüşür. Kuşlara şerbet gelen, insana zehirdir. Ökse tohumu ne suda filizlenir ne düştüğü toprakta. Ancak bir kuşun gagasında meyve tohuma erişir. Bir ağaçtan başka bir ağaca kuşların gagasında taşınır.
Kış Gündönümü'nden önceki ve sonraki yedişer günde, denizlerdeki fırtınalar durulur. Çünkü Yalıçapkını kuşları geçiş yapar. Kış Gündönümü ne zamandır dersen? 21 Aralık'tadır.
Aralık'ta yuva her şeyden önemlidir.
Merhaba,
Size; bire bir ve grup olarak gerçekleştirdiğim atölye çalışmamı tanıtmak istiyorum. İçinde şiddetsiz iletişim, hikaye, anlatıcılık, yazıyla terapi, hareket, mindfulness, sanatla dışavurum alanlarından pratikler bulunuyor.
Bu atölye kendinize yaptığınız farkındalık dolu bir yolculuktur.
Bu atölyede neler mi var?
✿ Bir hikayenin ipinden tutup kendimizle karşılaşacağız,
✿ Birbirimizi ve kendimizi koşulsuz dinlemeyi keşfedeceğiz,
✿ İletişim halinde olmanın sıcaklığını yaşayacağız,
✿ Müzikle bedenimizi harekete geçireceğiz,
✿ Kendimize, saçmalama hakkını tanıyacağız,
✿ Küçücük bir nesnenin ne anlatmak istediğini fark edeceğiz ve biz de onun hikayesini anlatacağız,
✿ Dansın güvenli ellerine kahramanımızı bırakacağız,
✿ Ve atölye sonunda "Hayatım Masalımdır!" diyeceğiz.
Katılmak için başvuru formunu doldurabilirsiniz:
Ve bu atölyenin tanıtım videosunu izlemek için youtube hesabımdaki paylaşımıma bakabilirsin.
Eğer içinde bir şeyler seni bu atölyeye çağırıyorsa hiç bekleme derim. Çağırmıyorsa, zaten daha zamanı gelmemiştir. Ben o zamanı da beklerim (:
Eğer hikayeler size gelirlerse, onları sevin. Ve ihtiyaç halinde onları başkalarına verin. Bazen bir insan hayatta kalmak için bir hikayeye yiyecekten daha çok ihtiyaç duyar.
🍁
Pastırma yazınla,
Fırtınalarınla,
Açtıracağın çiçeklerle,
İlkbahara dek dinlenecek ağaçlarınla
hoşgeldin🍂
Kasım videosunu izlemek istersen buraya tıklayabilirsin. Ve YOUTUBE sayfama da abone olur, yorum ve beğeni bırakırsan çok sevinirim. Yeni içerikler üretmem için bu desteğin çok önemli.
Tohum ayıdır Ekim.
Mevsim göçerlerine yol açan rüzgarlı bir aydır.
Güz içeri sokulur,
Saksağan kuşları müjdeli haber verir,
Flamingolar dans eder,
Saka kuşları şarkı söyler,
Fırtınalara kapı açılır...
Ekim videosunu izlemek istersen buraya tıklayabilirsin. Ve YOUTUBE sayfama da abone olur, yorum ve beğeni bırakırsan çok sevinirim. Yeni içerikler üretmem için bu desteğin çok önemli.
Dinlemek istersen link burada;
Sabah kalkar kalkmaz -ki yine geç uyandım, uyuyamıyorum çünkü geceleri…- mindful karanfilli sıcak su içmek için kendime alan açtım.
Mutfağa geldim, su ısıtıcısına damacanadan su doldurmadan önce içini çalkaladım ve taze su ekledim. Yeni bir başlangıç dedim kendime. Sadece 1 fincanlık su ekledim ve düğmesine bastım ısıtıcının. O arada mor fincanıma 3 tane karanfil ekledim ve suyun ısınmasını bekledim. Beklerken, ısıtıcı yavaş yavaş sesler çıkartmaya başladı. Ben buradayım, varım diyordu adeta. Potansiyelimi gösterebilmem için harekete geçirilmem gerek. Tek başıma basamam ki düğmeme!
Acaba dedim benim de mi böyle bir ele ihtiyacım var! Ara ara buna ihtiyaç duyduğum oluyor yalan yok, “Hadi Öykü!” denmesi yetiyor çoğu zaman bana.
Şimdi bunu yazarken düşünüyorum da, aslında her zaman bir şeyin tetikleyiciliği var öykümün izlerinde. İlla bir insan olması gerekmiyor ki! Bir ağacın yaprak dökmesi, güneşin doğuşu, batışı, kuşun pencereme gelmesi, duvarı delen aşk merdiveninin benim bahçeme boynunu çıkartması… Her şey ilham ki öyküme. O zaman o su ısıtıcısına basan elim gibi, hayatımda “Hadi!” diyenler hep var. Ne kadarını görmek istediğim, ne kadarını görsem de harekete geçmediğim durumlar bana bağlı. Ve ben bu karantinayla birlikte durdum, kalktım, düştüm, kaybettim, uğurladım, toprak suladım, daha da güçlenerek kalktım.
Ve hepsi, su ısıtıcısını başlatan parmağım gibiydi, bastılar düğmeme ve hadi dediler.
İyi ki!
İçimdeki potansiyeli bana gösterdiler. İçimdeki çiçeklerin mis kokusunu salabildim çevreme. Açtım rengarenk açıyorum ve hangi tohumlar varmış ben de gördükçe şaşırıyorum.
Bugünün mindful hareketi olan karanfilli suyu içmeye bile daha gelemedim düşün. Sadece o içeceğim suyun hazırlanma işlemi bana, “Yalnız değilsin, yalnız değildin, yalnız olmayacaksın, güven bana!” dedi.
İyi ki!
Teşekkürler güzel su ısıtıcısı, teşekkürler o ısıtıcının düğmesine “Başla” diye basan güzel parmağım!
Şimdi!
Bir de ne geldi aklıma biliyor musun?
“Düşünme!” demek bu aslında. O parmağımı su ısıtıcısına düşünerek basmadım ki! Yani olsun mu olmasın mı demedim! O suyun ısınmasını istiyordum ve ortamı hazırladım bastım ve süreç başladı. Hayatımda da ilhamlar, tılsımlar böyle çalışıyor işte! Otururken birden kulağıma gelen darbuka sesi düğmeye basan parmak olabilir. Yakalarsam, karşılarsam onu nazikçe, dinlersem, ah bir izin verirsem neler anlatacak kim bilir!
Son Yorumlar