Ne kadar uzun zaman oldu, bisiklet hikayesi paylaşmayalı…
Bu yazı, aslında yolculuğumun son durağı olan Paris’ten seslenme ve bu kapıyı kapatma yazısı olacak. Yıllar önce gerçekleştirdiğimiz bu tılsımlı yolculuğun son durağını yazmayarak, yaşamımın bu önemli adımını onurlandırmadığımı her zaman hissetmiştim. Ve bundan dolayı kendime de kızmamıştım. Vardır bir zamanı, demiştim hep. Neden bu kapıyı kapatmadığımı artık çok iyi biliyorum.
Sebebi bu yazının konusu zaten (:
Compiègne şehrinden çıkıp Paris’e heyecanla yol aldığımız o günü hala aynı enerjiyle hatırlıyorum. Ayaklarda, dizlerde derman yok, ama içimizdeki akıl almaz bir enerji sayesinde çevirdik pedalları 90 küsur kilometre… Fiyuuuuuu….
Bu tabela 67 dese de sen koy onun üzerine 20-30 km daha (:

Hollanda ve Belçika’nın düz yollarından sonra Fransa’da nadir gördüğümüz düz yolların tadını çıkarta çıkarta çevirdik pedalları.


Ve kamyonların arasından, cam kırıklarıyla dolu otobanlardan geçtik. En sonunda Paris’in simgesi Eyfel Kulesi ile yüzümüzde anlam veremediğimiz bir “son” hissi sardı hepimizi.
Nasıl yani! Bitti mi?

1000 küsür kilometre çevirdiğimiz pedallar bizi getirdi bir kulenin önüne. Uzun bir süre kaldık öylece.
Sonra, en çok görmek istediğim yere gittik; Père-Lachaise Mezarlığı…
Cebimde mızıkam, defterim, kalemim doğruca gittim Edith Piaf ve Jim Morrison yamacına. Uzun vakitler geçirip tuttum yasımı daha nice sevdiğim kişinin mezarının başında. Duamı ettim, yol eşlikçiliklerini de kattım cebime düştüm tekrar yollara.
Bu yola çıkarkenki Öykü’yü düşündüm. Hatırlayamadım.
Yolun sonundaki Öykü’ye baktım, yeni yeni tanışacaktım.
Teşekkür ettim adımlarıma, gözlerime, ellerime, burnuma, kulaklarıma, dudaklarıma, mevcudiyetime.
Beni, bana kavuşturmak için ne de güzel emek verdiniz öyle! dedim.

Ve teşekkür ettim bu güzel yol arkadaşlarıma. Yolun kendisi öyle güzeldi ki, sizlerle daha da zenginleşti.

Ve bu yolculukta kendime yazdığım rehberlik cümleleri, yıllar sonra bu yolculuğumu onurlandırma şeklinde dönüştü. Bu yolculuğumun sanatsal bir dışavurumu oldu.
14 Temmuz 2016’da yazdığım satırlar, müzikle birleşti ve sözü de müziği de bana ait olan bir şarkıya dönüştü.
Bugün benim doğum günüm ve kendime verdiğim bir hediye oldu bu şarkı.
Şimdi seninle de paylaşıyorum.
Bana iyi gelen yolculuğum ve eşlikçisi şarkım senin de yoluna ışık olsun, her daim sana fısıldasın diye…
Şarkımı dinlemek için buraya tıklayabilirsin.
Bir cevap yazın