Bahçeler, tarlalar sundukları nimetleri vermeye hazır. Onları toplayacak eller evlerinde değil. Toprakta devam ediyorlar emek vermeye...
Özgürce, bulutların gölgesini takip edeceğiz,
sulu meyveleri dallarında yiyeceğiz,
açan çiçekleri, yağan yağmurları yollarımızda görüp hissedeceğiz,
koşarak, coşkuyla arkadaşlarımızla hamama koşacağız.
Göreceksin.
İstiridyenin ve yılanın ağzına, yağmur damlaları girmeye hazır.
Peki sen hazır mısın bugün, şu an oluyor olana?
[Yazıyı okurken dinlemek de istersen buraya dokunabilirsin.]
Çuvalları kaldırdı biraz önce onun o umutlu, şefkat dolu sesi.
Kaldırınca gösterdi bana içimdeki Güneş'i. Tam da öğle sıcağı Güneş'i.
"Cayır cayır yanar da seni yakmaz, ışık olur, yol olur insanlığa." dedi.
Eğdim kafamı baktım içimdeki Güneş'e,
İçim dediğim tam göğsüme,
"Görüyor musun? Dokun." dedi. "Güneş'ine dokunmaktan çekinme."
Aldım iki elimi dokundum Güneş'ime, içinde bir kalp daha sesleniyordu öyküme.
"Güven!" dedi, "Kaynağına, özüne."
Aktı üç damla gözlerimden Güneş'ime,
O damlalar ki buhar oldu gökyüzüne,
Bir kırlangıcın tüyü düştü avucumun içine, "Söylemeye devam et şarkını." dedi. "Söyledikçe açılacak bir hikaye!"
"Bir şey olmaya çalıştığın için erteleme,
Bu, sesinde, kendini bulacağın bir hikaye."
[Yazıyı okurken dinlemek de istersen buraya dokunabilirsin.]
Hatırlıyorum annemin; "Kızım çantana yedek hırka koy." dediği o sabahı. Nereye gittiğimi bildiğinden mi yoksa beni gözünden sakındığından mı bilemem, ama o yedek hırka çantamdaki yerini belki de bu yüzden alıyor olabilir mi yıllardır?
Sabah güneş doğmadan uyandım. Geldim matıma, selamladım hem yeni doğan günü hem kendimi. Sonra yol aldım, beni kilometrelerce öteye uçuracak, bulutların üzerine kaldıracak ve tekrar ayaklarımı yere konduracak uçağa. Yükseldim göğe, Güneş ısıttı yüzümü yukarıda, bulutların beyazı anlattı çeşit çeşit hikaye ve indim yere. Zeytin kokulu bir kadın karşıladı beni tüm samimiyetiyle, Ege kokuyordu; serin serin...
Geldim bir okulun önüne. Geçen yıl bir hayal ile başlayan yolculuğun bu yıl nasıl da dönüşerek, köklenerek vücut bulduğunu gördüm. Hayal edebilmek cesaret işiyken, o hayali gerçeğe dönüştürmenin emek işi olduğunun somut kanıtıydı İstanbul Masal Okulu.
Yeni bir sabaha uyanınca burnumda ve çenemde bir acı hissettim. Tournai'den beri benimle var olan uçuğum şekil değiştiriyordu. devamını oku
Son Yorumlar