yavaşça soluk alıyordu. ayakları kuma gömülmüş, ruhu yanıyordu. rengini kaybettiğinden bu yana hep bir arayış içindeydi. bilmiyordu. hissedemiyordu. ta ki siyahın gizilliğini keşfedene kadar...
en siyah halin en temiz an olduğunu hissetti o an. ayakları hala kuma gömülü şekilde duruyordu. kumun içinde gezinen yavru bir akrep büyümenin provasını yapıyordu. ayak parmakları önce yukarı sonra aşağı hareket ederken içinde hissettiği saf sevgiydi. kumların iç gıdıklayıcı dokunuşları gözünü açtırdı. siyahın elinden tuttu. vedaya hazırlanırken uzun kıvırcık saçlarını bir sağa bir sola salladı. kafasını göğe kaldırdı.
devamını oku
İçimi dinlemem gerek diye düşünürken şu satırlar çıktı karşıma:
"Korkudan kaçamayız. Onu sadece, tüm heyecan dolu serüvenlerimizde bize eşlik edecek bir arkadaş haline dönüştürebiliriz...Her gün bir risk alın. Başardığınız anda kendinizi çok iyi hissedeceğiniz küçük veya cesur bir adım atın." Susan Jeffers
Gecenin sessizliği sabahın güneşiyle canlansın istemiştim. Biraz sıcağa ihtiyacım vardı. Gün aydı ama içim ısınamamıştı. Güneş'in içine kapanması tüm düşlediklerimi askıya aldı. Neye üzülmüştü, neye canı sıkılmıştı bilemedim. Onu dinlemeyi o kadar çok isterdim ki!
Evin neşesi duvarlara çarparken oradan da üstüme sıçrıyordu. Fakat çok kayıtsız kalıyordum bu neşeye. Bu böyle gitmez, diye düşündüm. Gitmemeli! Biraz renk gerek, dedim. Biraz farklılık. Uzun zamandır elime almadığım boyalarımla zaman geçirmekti amacım. Taşlarımı çıkarttım. Sonra içimin bunu istemediğini anladım. İkindi olmuştu bile...Zaman, nasıl da hızlı koşmuştu sanki maratona hazırlanıyordu. Bence, artık nerede nasıl hareket edeceğine karar vermeliydi. Bazı anlarda da sağ olsun hiç gitmek bilmiyordu. Sohbete aç bir zaman gördün mü sen hiç? Ben haftanın altı günü onunla beraberim. Niyeyse kalan o bir günde de, "Ben maratona hazırlanmalıyım." deyip uzaklaşan bir zamana sahibim. Tutamıyorum ki azizim!
devamını oku
bir Zen ustasının sözüyle içimde bir ferahlık belirdi.
"Hakikati aramanıza lüzum yok, kendi fikirlerinizi aradan çekin, o zaten ortaya çıkacaktır."
kulaklarım bir tını ile sarsılıyor. ama aynı zamanda tüm bedenimi saran bir enerji hissediyorum ve salınıyorum. ellerim, önce göğsümle sonra bacaklarımla buluşuyor. içimde oluşan titreşimi hissetmek müthiş bir deneyim. gözlerimi kapatıyorum ve hep hayalini kurduğum yeşil tepenin üzerindeyim. tepede hafif rüzgar başlamış ve benim geldiğimi görünce seviniyor, dokunuyor kıvırcık, kızıl saçlarıma...saçlarımın lülesinin içinden kıvrılarak geçiyor, adeta oyun oynuyor benimle, hissediyorum. göremiyorum, çünkü hala gözlerim kapalı. ellerim bedenimle buluşmasına kaldığı yerden devam ediyor. gözlerimin görmediği ama zihnimin yarattığı bir görüntü beliriyor tam da şimdi. ellerim bedenimle dans etmeye devam ediyor. yeşil tepenin ucundayım ve karşımda sonsuz bir mavilik. dalgalar balıklarla oyunlarına çoktan başlamış. çocukluğum diyorum çocukluğum. sabah uyanır uyanmaz, çocukluğumun arkadaşı L. ile evin arka bahçesindeki oyunlarımız geliyor aklıma. düşen asma yapraklarını toplayışımız, kırmızı toprağı da iç malzeme olarak kullanışımız ve dolma yapışımız... daha kahvaltı bile yapmamış iki gülen çocuğun güne başlamasının heyecanını öldürmemek gerek diye düşünüyorum ve iç çekiyorum. o sırada ellerim bedenimle dans etmeye devam ederken işte zihnimdeki görüntü de beni çocukluğumun heyecanına götürüyor. balıklarla dalgaları seyreyliyorum, bedenim titreşimine devam ediyor ve ağzım diyor ki;
devamını oku
Son Yorumlar