Merhaba,
Size; bire bir ve grup olarak gerçekleştirdiğim atölye çalışmamı tanıtmak istiyorum. İçinde şiddetsiz iletişim, hikaye, anlatıcılık, yazıyla terapi, hareket, mindfulness, sanatla dışavurum alanlarından pratikler bulunuyor.
Bu atölye kendinize yaptığınız farkındalık dolu bir yolculuktur.
Bu atölyede neler mi var?
✿ Bir hikayenin ipinden tutup kendimizle karşılaşacağız,
✿ Birbirimizi ve kendimizi koşulsuz dinlemeyi keşfedeceğiz,
✿ İletişim halinde olmanın sıcaklığını yaşayacağız,
✿ Müzikle bedenimizi harekete geçireceğiz,
✿ Kendimize, saçmalama hakkını tanıyacağız,
✿ Küçücük bir nesnenin ne anlatmak istediğini fark edeceğiz ve biz de onun hikayesini anlatacağız,
✿ Dansın güvenli ellerine kahramanımızı bırakacağız,
✿ Ve atölye sonunda "Hayatım Masalımdır!" diyeceğiz.
Katılmak için başvuru formunu doldurabilirsiniz:
Ve bu atölyenin tanıtım videosunu izlemek için youtube hesabımdaki paylaşımıma bakabilirsin.
Eğer içinde bir şeyler seni bu atölyeye çağırıyorsa hiç bekleme derim. Çağırmıyorsa, zaten daha zamanı gelmemiştir. Ben o zamanı da beklerim (:
Sesli dinlemek için spotify podcastimi takip edebilirsin. "Sesli Hikayeler"
Yaşadım
Erik ağaçları şahidimdir yaşadım.*
Bahçelerinde koştuğum, duvarlarından atlayıp dizlerimi
kanattığım, saklambaç oynarken üzerine düştüğüm frenk yemişleri şahidimdir
yaşadım.
Büyüdüğüm köyü sattılar.
İçinde yüzmeyi öğrendiğim arıkları yıktılar.
Pamukların yumuşak beyazını, dikenlerin içinden çekip
çıkarttığım tarlaları yaktılar.
Yüzünü güneşe dönen, ilahi aşkı vücudunda taşıyan ve yeri
geldiğinde boynunu büken günebakanlarımı kırdılar…
Yaşadım.
Üzerinde kendimi büyüttüğüm topraklara asfalt döktüler.
Kendi kalplerini de ziftle kapladılar.
Ahırın yanındaki saman balyalarına sırt üstü uzanıp bakıp
hayal kurduğum gökyüzünü kararttılar. Yüreğimdeki şarkıyı paylaştım, göğü
aydınlatırım dedim, susturdular.
Yaşadım.
Çakıllarında oturup dalgaların hikayelerini dinlediğim
denizin akını siyaha boyadılar.
Eteklerinden başlayıp döne döne tepesine çıktığım dağları
deldiler, parça parça ruhunu kestiler.
Dallarında yaprakların danslarına eşlik ettiğim ormanları
yaktılar, daha ölmemiş köklerinin üzerine evler, oteller yaptılar. Şimdi
içlerinde nefes alamıyorlar.
Yaşadım.
Öpüp kokladığım, gözlerine bakınca ormanlar, denizler,
göller gördüğüm hayvanları öldürdüler, ateşte döndürdüler, ağızlarından içeri
sokup midelerinde öğütemeden bıraktılar küçük bir delikten.
Yaşadım.
Buna yaşadım denirse yaşadım dostlar.
Her gün yeni bir gün dediler, oysa ki içinden geçtiğimiz
an’ın değerini hep ertelediler.
Şimdi önümde bir fincan, rengi sarı, içinde yaşadıklarımın
karartısı.
Karşımda bir çift göz, güneşle el ele tutuşmuş bir toprak
gibi bakıyor ve tüm bu yaşadıklarımın içinde elini uzatıyor, kalbimi tutuyor ve
gülümse diyor…
Yaşadım
Ve
Şimdi
Yaşıyorum diyorum.
*Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bir cümlesine selam olsun.
Başlangıç zamanıdır ve Hazan Mevsimi'ni başlatır Eylül...
Işığın kırıldığı, yaprakların döküldüğü, turnaların bulutların önünden geçtiği, kestanelerin fırtınalarla döküldüğü aydır.
Ve gece ile gündüzü yan yana getirip, yeni bir yılı başlatandır. Evet doğru duydun. Eylül bazı kültürlerde yeni yıl olarak kutlanır. Çünkü hasat zamanından sonra doğaya şükran duyulur ve aynı zamanda yeni tohumlar atılmadan önce toprak dinlendirilir. Bu aradaki geçen süreç Eylül'e denk gelir ve bu yüzden bir arınma, kapanış vaktidir. Ardından da yenilenme getirir. Yeni kapı açtırır.
Ve eylülün sonunda, mevsimleri çeviren tahıl-bitki ruhu yeraltına çekilir. Ta ki ilkbahara kadar kendini göstermez. Bu yüzden ilkbaharda diriliş kutlamaları sonbaharda da şükran uğurlamaları yapılır. Ve bu uğurlamaların en bilindik kısmı da helva, aşure benzeri bol malzemeli yemekler, ekmekler pişirip dağıtmaktır.
E ne diyelim o zaman; açtığın yeni kapı ile hoşgeldin Eylül...
Eylül ayı videomu izlemek istersen buraya tıklayabilirsin. Ve YOUTUBE sayfama da abone olur, yorum ve beğeni bırakırsan çok sevinirim. Yeni içerikler üretmem için bu desteğin çok önemli.
"Devedikenleri çiçek açmışsa
Ağustos böcekleri türkülerine başlamışsa
Bir kayanın gövdesine uzanmalı insan."
demiş şair Hesiodos.
Nisan'dan sonra aylar için hazırladığım videoları buraya eklemeyi ihmal ettim. (Ama youtube sayfamda Mayıs-Haziran-Temmuz aylarının videoları var.)
Anneannemin uzun aylar boyunca hastanede yatması ve sonra da sonsuz yolculuğuna gidişiyle birlikte seninle görüşmeyeli epey zaman oldu, biliyorum, farkındayım.
Ama şimdi buradayım!
Geldim, söz bir daha bu kadar uzun terk etmeyeceğim burayı.
O zaman bir merhaba diyelim yeni aya, yani Ağustos'a...
Buraya tıklayarak dinleyebilirsin,
aa bir de youtube kanalıma abone olursan çok mutlu olurum.
[Yazıyı okurken dinlemek de istersen buraya dokunabilirsin.]
Çuvalları kaldırdı biraz önce onun o umutlu, şefkat dolu sesi.
Kaldırınca gösterdi bana içimdeki Güneş'i. Tam da öğle sıcağı Güneş'i.
"Cayır cayır yanar da seni yakmaz, ışık olur, yol olur insanlığa." dedi.
Eğdim kafamı baktım içimdeki Güneş'e,
İçim dediğim tam göğsüme,
"Görüyor musun? Dokun." dedi. "Güneş'ine dokunmaktan çekinme."
Aldım iki elimi dokundum Güneş'ime, içinde bir kalp daha sesleniyordu öyküme.
"Güven!" dedi, "Kaynağına, özüne."
Aktı üç damla gözlerimden Güneş'ime,
O damlalar ki buhar oldu gökyüzüne,
Bir kırlangıcın tüyü düştü avucumun içine, "Söylemeye devam et şarkını." dedi. "Söyledikçe açılacak bir hikaye!"
"Bir şey olmaya çalıştığın için erteleme,
Bu, sesinde, kendini bulacağın bir hikaye."
[Yazıyı okurken dinlemek de istersen; buraya tıklayabilirsin. Kendi sesimle sana merhaba dedim.]
Saadet kekik kekik kokar.
Yıllar önce, daha kırışıkları çıkmayan ellerim, senin ellerinin içindeydi. Siyah, beyaz keçilerin geçtiği yamaçları, ellerim ellerinde geçiyorduk. Gülsün Teyze çıkmıştı karşımıza bir zeytin ağacının altında. Hatırlar mısın? "Gelin gençler gelin!" demişti.
Bir hayalin izinde atılıyor adımlarım.
Hayalbaz öğretmenler bir araya geldi, kütüphanesiz okul kalmasın, dedi. Önce İstanbul'da çok sayıdaki devlet okulunda kütüphane oluşturdular. Sonra hikaye dinlemeyen çocuk kalmasın dediler ve Masal Zirvesi düzenlediler, masalların yaşamımızdaki tılsımlı renklerinden bahsedecek ortam yarattılar.
Masal Zirvesi'ne konuşmacı olarak davet edildiğimde çok heyecanlanmıştım. 900 öğretmenin karşısında hem konuşacak hem masal anlatacaktım.
Derin nefes aldım derin nefes verdim ve başladım anlatmaya. İyi ki de anlattım. devamını oku
Merhaba,
evet bu etkinlik yazısının bendeki önemi ayrı tılsımlı.
1 yıldır veganım ve bu yıl Didim'de 3. yılı olan vegan festivaline hikaye anlatmam için ben de davet edildim.
Onur'un konuşmacı olarak davet edildiği bu festivalde ben de hikayemi paylaşma alanı bulmuş oldum.
Kalbimdeki onca hikayenin arasından son dönemde beni değiştiren ve bana dönüşen Güneş'in Doğuşu masalımı paylaşmak istiyordum, çünkü biliyordum ki ben yüreğimde saklanan hikayemi ve şarkımı paylaşırsam aydınlanacak çevrem. devamını oku
Son Yorumlar